Barış güzeldir, topraklarsa kutsal…backend

Barış güzeldir, topraklarsa kutsal…

  • whatsapp
  • messenger
  • telegram
  • vkontakte
  • odnoklassniki

Bugün dünya artık teröre, kitlesel insan kaybına alışmış durumda. Bugün beşeri kanlı vahşetler heyrətləndirmir ve bugün her yaşın insanı erkek, kadın tek tek Barış istəyir.Açıq gökyüzü arzulayır. Oğul evlatların askeri hizmetini sağ salim bitirip evine dönmesini diliyor. Bugün herkes savaşsız, terör sakin, huzurlu bir hayat hayalleri ile yaşar.
Evet Barış güzeldir. Barış sevinen kalpler, gülen yüzler demektir. Barış bir ülkenin sivil gelişiminin rehnidir. Barış özgürlük demektir. Böylece, Barış her şey dünya ve insanlık için!

Ancak Barış güzelse Topraklar muqeddesdir! O toprak ki, ona Ana diyoruz! Ana kutsal olduğu için onu gayret, gibi, şeref gibi göz bebeğimiz gibi korumaya borçluyuz.
… Onlar bu hislerle eli yalın-mühimmat sıcak evlerini Ocak -qışın oğlan çağında karlı-soğuk Vatan sokaklarına değiştirdiler. Günlerce Ana Vatanın Özgürlüğü için sinelerini siper ettiler. Günlerce aç susuz bağımsızlık arzularının nöbetinde durdular.

Milyonlarca idi onlar! Tek erkekler değildi Anavatan için “savaşa atılanlar”. Sadece gençler de değildi bu yiğitler. Aralarında yaşlılar da, azyaşlılar da vardı! .. Onlar — sabah qaralanacaq, paralanacaq, şehit olacak bu kişiler işçi idi, doktordu, öğretmen, işsizdi, öğrenci idi, köyden gelmiş basit kolxozçu idi, böylece onlar kitle idi-Halk idi! Silahları birlik oldu! Talepleri Bağımsızlık idi!

Kimlerse duyururdu: Yıkacaklar! Kolayca hakimiyetlerini vermezler. Kimlerse anlatıyordu: dağılmak gerekir, vuracaqlar! O Gün bugün olsaydı, uyanık olurdu insanlar. Ama yıllar, o günler masum idi beşer. Silahsızların üzerine kendi torpaqğı üstünde tanklar yeridiləcəyinə inanamazdı kütle. O yıl 1990, o gün 20 Ocak idi. Dünya tarihine Kanlı Ocak adı ile yazılan bir gün!

Güvəndiyimiz Sovyetler Birliği’nin, arxalandığımız Altın Ordusu SSCB ve Azerbaycan SSC Konstitutsiyasında aykırı giderek Azerbaycan’a koşun yeritdi.Yollar boyu Kaleler gibi el ele durmuş Silahsız insanlara divan tutuldu. Yaralılara yardım edilmədi.Təkcə insanlar değil şehre divan tutuldu.Binalar, makineler kurşuna dizildi, tanklar altında kaldı. Bu vahşetler hem de sadece başkent Bakü’de cereyan etmedi. Çeşitli bölgelerde katliamlar yapıldı. Sivil halk mermilerin kurbanı oldu.

Ertesi günü ise Ülkede Olağanüstü hal ilan edildi. Bu kurbanların kaybedilmesine halkın protestolarının önlenmesine en düşünülmüş askeri plan idi. XALQA evlerinden çıkmak -kendi şehitlerini gömülmek için tek bir gün -o da kısa bir zaman verildi. Hem de Hazar’dan yükselen askeri alarm seslerinin müşayeti ile … Dev Birlik Günü o gün dertli-yaslı Halka eziyet verilmesi için, görk olunması için yakındaki metro istasyonları kapatıldı. Milyonlarca insan yolar boyunca ezilmiş, güllelenmiş makinalara, işletmelere göre -göre evlerine dönmeli oldular.Yox! Güçlüler bilmiyordu … Halkı bu gördükleri qorxutmurdu. Aksine daha da metinləşdirirdi … Aslındasa her şey, her yaşantı ve görüntü tarihi yazırdı. Qanlı 20 Ocak tarihini!

Halkın seçilmiş İnsanları şehit olmuş yüzlerce vətəndaşınının, yaralısının, itkininin kan talebi için – hak için SSCB’nin başkentine yüz tuttu. 1990 yılının 20 yanvarının vatandaşlar tarafından filme alınmış asıl belgesel Vahşet olguları İmparatorluğun parlamento dikkatine iletildi. Fakat kime kimden şikayet ediliyordu? .. SSCB’nin o vaxtki rehberi M.Qarbaçovun kendisinden özünəydimi İtirazlar, Şikayetler ?! Ancak uzun yıllar sonra bu kanlı rehber 20 Ocak olayını kendisi için “ders” olarak kabul ettiğini itiraf etti: “kalabalık bakılının hayatı yarım qaldı.Mənə 20 Ocak ders oldu”! .. Peki ölen güven? Bes kırılan umutlar?

Böylece amansız divan Kanlı Ocak İmparatorluğu gücünü gösterdi. Fakat 20 Ocak imparatorluğa halk iradesinin de gücünü gösterdi! Onu çok fazla sarstı! Tüm dünya bu korkunç faciayı keskin suretdi kınadı! Bütün insanlar bu vahşeti yaşatanlara nefret etti!

En önemlisi dünya silahsız kitlenin büyüklüğünü, silahsız Halkın Bağımsızlık azmini galibiyet-Zafer gibi tanıdı ve destekledi. ABD’de “Los Angeles Times” qazeti yazıyordu: “20 Ocak’ta ve 21-de düzenlenen seferler. 22-de düzenlenen toplu cenaze töreni her türlü mitingleri yasaklayan olağanüstü duruma karşı açıktan açığa meydan okumaktır. Şehitler xiyabanında düzenlenen cenaze töreni “Moskova” mehmanxanasının üst mertebelerinde yerleştirilmiş özel pano ve keskin nişancılar tarafından dikkatle takip ediliyordu. Tüm sert engellere ve tehlikeli gözaltına rağmen, gayretli insanlar şehitlerin anısına layık cenaze töreninin yapılmasına başardılar. (23 Ocak 1990).
Birleşik Krallık’ta “The Times” gazetesi vurguluyordu: “Azerbaycan’daki askeri operasyondan 10 gün sonra Sovyet yönetimi arasında ciddi ihtilafın olduğu ortaya çıktı, bu ise Sovyet yapısının temel sütunlarının silkelenmesi demektir. (29 Ocak 1990).

Bu söylenenler gerçek oldu ve 1990 tarihe Kanlı 20 Ocak hadisələrndən düz bir yıl, tek bir yıl sonra sonra bizim halkın sütunlarını silkələdiyi SSCB paramparça oldu. Cumhuriyetler koptu, imparatorluk 15 ayrı parçaya bölündü. Daha bir yıl sonra imparatorluk siyasi darbeyle yüz yüze kaldı ve bağlayın yeriden Moskova üzerine bağlayın yeridildi.Fövqəladə durum ilan edene Olağanüstü Durum ilan edildi ve 22 Ağustos 1991’de Vövqəladə Durum Devlet Kmissiyasının üyeleri tutuklandı! .. Bu yüzlerce şehit olan, hatta kayıp düşen masum, Özgürlük arzulu insanların ruhunun öfkesi, yaralı halkın şehit ah-nalesi idi.

1991 yılında Ağustos ayınde SSCB aslında çökmüştür yaptıktan sonra 20 Ocak olayının temel olduğu Azerbaycan bağımsızlığı için mutlak esaslar oluştu.
1991, 18 Ekim Yüksek Sovyet toplantısında 360 deputatından 258-si yer aldığı yapacağı səsvermdə “Devlet bağımsızlığı hakkında Anayasa Yasası” nın oybirliğiyle kabul edilmesi artık 20 Ocak olayı şehidlerinin tarihi zaferi idi! Yüzlerce şehit ruhunun Bayram zaferi idi.

O zamandan 27 yıl geçti. Azerbaycan halkı Kanlı 20 yanvarı kendi bağımsızlık tarihinin unutulmaz sayfası olarak kabul ediyor. Tesadüfi deyil ki, 20 Ocak günü her yıl Ulusal olarak yüksek düzeyde kaydedilir. 20 Ocak şehitlerinin ruhunu sürdürmek məqsədi ile gerçekleştirilen önlemler doğrultusunda onlar Azerbaycan’ın başkenti Bakü şehrinin en güzel yerinde Dağüstü parkta defnolunmuştur. 20 Ocak şehitlerinin anısına güzel anıt komleksi oluşturulmuş, şehitlerin tek tek adları koruyan okullar ve s.fealiyyet gösterir. 20 Ocak olayı Şəhidlərimiz hakkında kalabalık destanlar, şiirler, şarkılar, resimler oluşturulur. Her yıl milyon-milyon vatandaşımız 20 Ocak günü Şəhdlər xiyanbanına yürüyüş edir ve Fahr-xiyaban karanfil çiçeklerinin denizine dönüyor. Onların kanlarına benzeyen bu çiçekler sürekli olarak güncellenir ve hafızalarda bu kanın unudulmazlığını belirtiyor.
27 yıl ötsə de onlar yaddaşlarımızda, yüreklerimizde yaşıyor ve tüm halkımız biliyor, gelecek nesillere öğretiliyor ki, 20 Ocak kurbanlarının zaferi Tarihler boyu Vatan üzerinde dalgalanacak -Mavi-kırmızı-yeşil Bayrağımızı bize bahşetti.

Bizlerde deyim var: “Toprak uğrunda ölen varsa vatandır ‘! Ne talihli (ne mutluyuz!) 100-le şehidimiz mavi gökyüzü altında, yeşil toprak üzerine dökülen al kanları ile torpağımızı yeniden Vatan ettiler! Kendi kanları ile toprakların kutsal olduğunu doğruladılar.

Evet Barış güzeldir! Ancak barış güzelse, Topraklar kutsaldır! 20 ocak şehidlerimiz bir daha bize bu dersi öğrettiler.

NOT: Bu yazının yazarı -ben Quliyeva Hatıra de yakın aile üzvlərimlə birlikte 15-19 Ocak tarihlerinde halk kitleleri ile birlikte meydanlarda olmuşam. Genel olarak halkıma yaşatılan vehşetlere itiraz olarak Moskova’da çalıştığım Dünya Edebiyatı Enstitüsü’nde Sov.KP üyesi biletimdən imtina etmişəm.Bunun nasıl bir cesaret gerektirdiği ve hangi ciddi sorunlara neden olabileceğini Sovyet yapısının ve hakim partinin üyesi olmuş her kes iyi bilir …

20 Ocak Denizdeki vahim askeri alarm seslerinden Hazar’ın ebedi vatandaşları martılar göç düşmüşlerdi …

Sizler nereye çöller nereye?
Sizler nereye
bu yabancı göller nereye?
Qayıdınız yuvanıza

Ay göç etmiş vatandaşlar
Martılar, martılar, martılar!
Bilmezsiniz qanadınıza kurşun değer.
Bilmezsiniz qəddinizi tanklar eğer.

Masumdur deniz, lehe
Qonduğunuz siyah taşlar ..
Qayıdınız yuvanıza
Ay göç etmiş vatandaşlar

Martılar, martılar, martılar!
Çırpılır taş-keseye
Of!.. öfkeli-öfkeli
Derdinizi çeken yok tek.

Dert bir midir, dert onmudur
çeke bilek!
Dinleyirem kuşlar sizi
Deyin, deyin o kanlı gün, kanlı gece

Sizlerdəmi qaralandız, paralandız,
Kayıp düştü balanız,
Şehit oldu yakın-uzak əqrabanız? ..
Sesinizle bir inilti yükselir

Dözün, dözun, dözun kuşlar! ..
Evvel-ahır dine gelir kör padişahlar,
sarı-siyah karavaşlar …
Qayıdınız yuvanıza

Ay göç etmiş vatandaşlar
Martılar, martılar, martılar!
Əmanəttək bir Sağ kol var, biz getirelim!
Nişanətək bir kanat da siz getirin ..

Heykel koyalım biz
Özgürlük meydanında
Kayıp düşen şehitlere!
Şehit olan askerlere!

Dünya Için Siz kimsiniz?
Biz kimiz ki? ..
Bu tarihi yaşatacak toprak,
taşlar …
Qayıdınız yuvanıza
Ay göç etmiş vatandaşlar
Martılar, martılar, martılar!

Fəlsəfə elmləri doktoru, dosent Xatirə Quliyevanın Belçikanın \”Yenihaber\” qazetində yayınlanan yazısı